06.05.2019
Protein takviyelerinden uzak durulmalı! Yeni araştırmalar gösteriyor ki bu tarz içecekler, kilo alımına ve depresyona neden olabildiği gibi, yaşam sürenizi dahi kısaltabilir
- Her beş Amerikalıdan ikisi, düzenli aralıklarla protein içeceği tükettiğini söylüyor
- Bu tür takviye edici içeceklerdeki amino asitlerin kas gelişimini teşvik ettiği düşünülüyor
- Sydney Üniversitesi'nde yapılan yeni bir araştırma, bu içeceklerdeki proteinlerin kas gelişiminde etkili olsa bile genel sağlık durumu açısından zararlı olabileceğini ortaya koyuyor
- Yapılan bu araştırmaya göre, protein takviyeleriyle sürekli tek tip protein alınması, kilo artışı, ruh hali değişiklikleri ve hatta daha kısa yaşam sürelerine neden olabiliyor
Metabolic Balance’ın 2010 yılında yayınlanan klinik araştırmasının ardından, Sydney Üniversitesi’nde yapılan ve geçtiğimiz günlerde yayınlanan bu çalışma, farklı protein çeşitlerinin tüketilmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuş oldu.
Vücuda gereken tüm besin gruplarını dengeli biçimde içeren ve kişiye özel olarak hazırlanan Metabolic Balance beslenme programında, günlük üç öğünün her birinde farklı bir protein tüketilmekte, böylece çeşitli aminoasit gruplarının alınması sağlanmaktadır.
Tüm dünyada sağlıklı yaşam endüstrisi hızla yükseliyor, ancak araştırmaların yapılması çoğu zaman biraz zaman aldığından popüler bazı diyet ve spor tarzlarının aslında zararlı olabileceği gerçeği çok geç ortaya çıkıyor.
Protein takviyeleri kullanımı konusu da böyle geç kalmış bir bilginin son örneği: bilim adamları aynı tür proteinleri çok fazla tüketmenin genel sağlık sorunlarına sebep olabildiğini keşfettiler.
Protein takviyesi endüstrisi, neredeyse her köşede rastladığımız spor salonları, pilates / yoga stüdyolarındaki meyve suyu barları sayesinde geçtiğimiz yıl dünya çapında 14 milyar dolar kazanç elde ettiği söyleniyor.
Günümüzde fit olmak çok moda ve herkes hızlıca kas yapmak istiyor. Protein içecekleri de bunu sağlayacak mucize ürün olarak pazarlanıyor. Son zamanlarda popüler olan diyetlerin çoğunun sloganı “yüksek protein, az karbonhidrat” oldu.
Karbonhidratların fazla tüketiminin, vücutta fazla yağ depolanmasına ve dengesiz insülin salınımına yol açabildiği, proteinlerin ise vücutta kemik, kas, kan gibi dokuların temel taşı olduğu biliniyor. Ancak, her ikisi de makro besin olan karbonhidrat ve proteinleri 'iyi' ya da 'kötü' olarak adlandırmak, konuyu fazlasıyla hafife almak anlamına gelir. Karbonhidratların da proteinler gibi vücutta önemli işlevleri vardır ve tüm besin grupları gibi dengeli biçimde tüketilmeleri gerekir.
Doğrusu, aşırı protein tüketimi, ideal bir beslenme şekli değildir. Hatta, fazla protein tozu, içeceği ve / veya takviyesi tüketimi tehlikeli bile olabilmektedir. Hazır protein içecekleri veya tozları, temel olarak dallı zincirli amino asitler (BCAA'lar) olarak adlandırılan proteinleri içermektedir.
BCAA'lar sadece doğrudan kas yapmaya yaramaz. BCAA içeriği yüksek besin takviyeleri tüketmek, BCAA’nın kanda sürekli yüksek seviyede bulunmasına, böylece başka bir tür amino asit olan triptofanın baskılanmasına sebep olur. Bu iki protein türünün çok farklı işlevleri vardır ve triptofan serotonin üretiminde anahtar işlevi görür. Kanda yüksek oranda BCAA'lar olduğunda beyine ulaşan triptofan miktarı azalarak serotonin üretimi baskılanabilmekte, bu da genel ruh halinin bozulmasına sebep olabilmektedir.
Araştırmanın katılımcılarından Dr Stephen Simpson’ın da belirttiği gibi, serotonin sadece mutluluk hormonu değildir; uykumuzu ve iştahımızı düzenlemek için de vücudun serotonine ihtiyacı vardır.
Araştırmacılar laboratuvar farelerini BCAA'larla aşırı beslediklerinde, hayvanların aşırı yiyerek obez olduklarını, bu obez farelerin yaşam sürelerinin de, beklendiği gibi kısaldığını gözlemlediler.
Bilim adamlarına göre BCAA’lar kas yapımında etkili temel yapı taşlarından olmakla birlikte, triptofan gibi diğer protein gruplarını da içeren tavuk, balık, yumurta, fasulye, mercimek, fındık ve soya gibi çeşitli protein kaynaklarının tüketildiği dengeli beslenme şekli, sağlıklı ve uzun yaşam sürmenin anahtarı.
Çalışmanın araştırmacılarından Dr. Samantha Solon-Biet şöyle diyor: “Bu yeni araştırmanın gösterdiği en önemli sonuç, vücuttaki amino asit dengesinin sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilmek için ne denli önemli olduğudur. En iyi amino asit dengesi ise farklı protein kaynakları içeren dengeli bir beslenme şekliyle mümkündür”.