15.02.2016
Gözlerinizle ilgilenmeye başlamak için görme yetinizin kaybolmasını beklemeyin. Hele koyu noktalar görüyorsanız veya görme yetiniz azalmaya başladıysa hızla harekete geçmeniz çok önemli.
Görme yetinize yönelik başlıca iki tehdit var: Katarakt ve yaşlanmaya bağlı makula dejenerasyonu, yani sarı nokta olarak da bilinen AMD (Age related Macular Degeneration).
Göz bebeğinin arkasında bulunan küçük, oval şekilli şeffaf merceğin saydamlığını yitirmesiyle katarakt başgösterir. Mercek matlaştıkça ışık huzmeleri retinaya daha az ulaşabilirler.
Görme alanınızda grimsi lekeler belirir. Katarakt kelimesi, kişide bir şelalenin ardından görüyormuş hissinin uyanmasından gelmektedir (batı dillerinde katarakt şelale anlamına da gelir). Katarakt, cerrahi müdahale yoluyla düzeltilebilmektedir (örneğin Fransa’da her yıl yapılan 250.000 katarakt ameliyatıyla, bu ülkede gerçekleşen en yaygın cerrahi müdahaledir).
Öte yandan yaşlılığa bağlı makula dejenerasyonu (sarı nokta ya da kısaca AMD) retinaya zarar veren ve gitgide ilerleyerek görme yetisinde ciddi kayba neden olan daha endişe verici bir hastalıktır. 2007 yılında Fransa’da bu hastalığa yakalanmış kişilerin sayısı yaklaşık 608.000dir; bu da, 50 yaşını aşmış 21 milyon Fransızın neredeyse %3’ü demektir. Cerrahi anlamda bu hastalığa henüz kayda değer, kalıcı bir çözüm bulunamamıştır.
AMD’nin yol açtığı bulanık görüş, önceleri basit bir sıkıntı olarak başlasa da, kısa sürede trafik işaretlerini görme ya da kullanma kılavuzunu okuma gibi basit faaliyetleri yapmanızı engelleyerek günlük hayatınızı fazlasıyla etkilemeye başlayabilir. Dolayısıyla trafik işaretlerini, basit bir merdiveni veya kaldırım kenarını düzgün göremediğinizden kaza geçirme riski de artabilir. Hatta bir ilacın prospektüsünü iyice okuyamamanız ciddi sonuçlara bile yol açabilir.
Öte yandan görme yetinizle birlikte elinizden kayıp giden, hayatın küçük zevkleri’de var: kitap okumak, bahçede çalışmak, örgü örmek, bir manzaranın güzelliği karşısında büyülenip ona doyasıya bakmak, bir sergiyi gezmek ... Bütün bunlar artık ayrıntıları algılayamadığınız için eskisi kadar zevk vermez. Sevdiklerinizin yüzleri ya da bir çocuğun gülümsemesi size artık bir sisin ardından görünmeye başladığında, küçük nesnelerle ya da ince detaylarla uğraşmayı gerektiren bazı işleri artık yapamaz hale geldiğinizde; hayatınızın en temel yetisinin elinizden alındığını fark edersiniz.
Bu riski azaltmak için gözlerinizi «beslemek» zorundasınız.
Yoğun saldırıya en açık organ: Gözler
Gözler, organizmanın zararlı etkilere en fazla maruz kalan organları arasındadır. Özellikle de günümüzde bilgisayar ya da akıllı telefonlar gibi güçlü ışıklı ekranların yaygın kullanımı ve çevre kirliliği gibi faktörler nedeniyle.
Esas olarak gözlerimiz; hünerli bir depolama yöntemiyle çalışan ışık odaklama makineleridir ve kornea, gözbebeği, mercek, retina ve makuladan oluşurlar.
Bu yapı hem yakınımızdaki hem de uzağımızdaki birçok ayrıntıyı aynı anda algılayabilmemizi sağlar: duyusal algımızın %80’inin görme yetimizden kaynaklandığı tahmin edilmektedir! Ancak şunun bilincine varmalıyız: Bu fazla miktardaki ışık, gözümüzün arkasındaki retina adı verilen, birkaç santimektekarelik yüzeye düşer. Daha da spesifik olarak minicik bir alan kaplayan “makula” bu işleviyle merkezi görme yetimizi sağlar. Şekilleri, renkleri ve ayrıntıları açık ve anlaşılır şekilde görmemizi sağlayan makuladır.
Retina ve makula, koni ve çubuk şeklinde hücrelerle donatılmıştır. Koniler renkleri ayırt etmemizi, çubuklar ise siyah ve beyazı görmemizi sağlar.
Bu hücreler sürekli olarak foton isimli yüksek enerjili ışık partiküllerinin bombardımanına uğradıklarında zarar görebilirler. Koniler ve çubuklar tahrip olabilir ve bunun sonucunda görüşümüz bulanır.
Ancak oturup bu felaketin gelmesini beklemeniz gerekmiyor.
Kaynak: Nutranews