Kadınlarda Kalp Sağlığına Bakış

30.04.2016

Kadınlarda, menopoza kadar kalp hastalıklarının hiç görülmediği veya az görüldüğü algısı genel olarak tüm dünyada yerleşmiş bir düşüncedir. Oysa yapılan istatistikler, kadın ölümlerinin en sık nedeninin kalp hastalıkları olduğunu göstermektedir. 2002 ‘de Amerika’da yayınlanan bir analize göre 356 bin kadın kalp hastalığından hayatını kaybetmiştir. Gene bazı çalışmalarla gösterilmiştir ki, kadınlarda kalp hastalığı görülme oranı her yıl erkeklerden 50.000 kişi daha fazladır.

Avrupa’da yapılan analiz sonuçlarına göre kadınlarda kalp damar hastalıklarından ölüm oranları %55’ler civarındadır. Aynı analizde bu oran, erkeklerde %43 bulunmuştur.

Ayrıca yaş ortalaması 35 - 65 olan kadınlarda kalp damar hastalığı sıklığına bakıldığında, tüm ülkelerde hiç de azımsanmayacak oranlar görülmektedir.

Konuya bu açıdan bakıldığında, kadınların menopoza kadar rahat olması, deyim yerinde ise yan gelip yatması, menopoz kapıya dayandığında her şeyin başlayacağı algısı son derecede yanlıştır.     

Peki Türkiye'de durum farklı mı?

Kardiyo Vasküler Hastalık Oranları Tr.
2007-2008 Kardiyo Vasküler hastalık  oranları - TEK HARF çalışması 2009

Görüldüğü gibi Türkiye'de de durum çok da farklı değil. Her yaş grubundaki kardiyovasküler hastalıklarda kadın ve erkek oranları hemen hemen aynı gibi görülmektedir. Daha ilginç olan, Avrupa’da yapılan bir çalışmada; 45 - 75 yaş arası her 100.000 erkek ve kadın hastadaki kalp damar hastalığından ölüm oranlarının, Türk kadınlarında açık ara önde olduğu görülmektedir. Bu nedenle öncelikle menopoza kadar bize bir şey olmaz, ya da kadınlarda kalp damar hastalığı olmaz algısının kırılması gerekmektedir.

Bu algının kırılması amacıyla Amerika’da başlatılan “go red for women” kampanyası tüm dünyada ilgi görmüş ve her yıl 6 Şubat’ta kadınların kırmızı giysiler giyerek, kalp damar hastalığına dikkat çekmeleri amaçlanmıştır. 

Neden kadınlarda bu oran yüksek ve her geçen gün yükseliyor?

Kadınların %80’i geleneksel risk faktörlerine sahiptir.

Özellikle kadınlarda obezite oranları 40 yaşından sonra %50’leri bulmaktadır. Buna bağlı olarak insülin direnci erkeklere göre daha yüksek, şeker hastalığı oranları ciddi olarak erkeklerden daha önde  ve şeker hastalığına bağlı gelişen kalp damar hastalıklarında ölüm oranları erkeklerden çok daha yüksek görülmektedir.

Ayrıca yapılan çalışmalarda, her yaş gurubunda hipertansiyon oranları kadınlarda çok daha yüksek bulunmaktadır. Türkiye'de yapılan çalışmalarda, tüm bölgelerimizde kadınlarda hipertansiyon oranlarının çok yüksek olduğu görülmektedir. Bunlara tedavisiz kalma faktörü de eklendiğinde, kadınlarda kalp damar hastalıkları görülme oranındaki patlama kaçınılmaz olmaktadır.

Çoğunlukla ilaçlar düzenli kullanılmamakta, komşu tavsiyesi ya da TV programlarındaki tavsiyelerle ilaç alımları değişmekte ve Türkiye'de kadınlar, her geçen gün tüm dünyada olduğu gibi daha fazla hasta olmaktadırlar.

Gene kadınlardaki düzenli egzersiz oranları da çok düşüktür. Menopoz sonrası kolesterol değerleri kadınlarda çok daha yüksek seyretmektedir. Erkeklerde birincil risk faktörü olarak kabul edilmeyen trigliserid yüksekliği, kadınlarda risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Kadınlarda HDL yani koruyucu kolesterol oranları da erkeklerden daha düşüktür.

İşte bütün bu faktörlere bir de tüm dünyada, özellikle de Türkiye'de kadınlardaki sigara içme oranındaki artış da eklenince, bu sonuçlara pek de şaşırmamak gerektiğini anlıyoruz. Her yıl 1.5 milyon kadın sigaraya bağlı nedenlerden hayatını kaybetmektedir. Bunun önümüzdeki yıllarda 8 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.

Diğer bir faktör de  tuz tüketiminin  giderek artmasıdır. Bu da, hipertansiyon sıklığını ve regülasyonunu doğrudan etkilemektedir. Yine karbonhidratlı yani unlu gıdalar, trans yağlar, alkol tüketimi, şekerli gıdalar insülin direncini arttırarak hipertansiyona sebep olmakta ve vücutta su ve tuz tutulumu artmaktadır. Bu durum  tedavi düzenini de etkilemektedir. Sebze (glisemik indeksi düşük olanlar) ve ölçülü meyve tüketiminin ise riski azalttığı bilinmektedir. Patates, havuç, pancar gibi sebzelerin glisemik indeksi (yani insülin direncini arttırma oranları) yüksektir.

Bu nedenlerle, genç yaşlardan itibaren beslenmeye dikkat edilmesi, karbonhidratlı gıdaların daha az tüketilmesi, sağlıklı karbonhidratlar alınması, spor alışkanlığı, obeziteden  yani şişmanlıktan kaçınılması, özellikle ailede hipertansiyon varsa; zaman zaman tansiyon kontrolleri yapılması, tuz tüketiminin azaltılması gibi önlemler, menopoz sonrasında daha sağlıklı olunmasını sağlayacaktır. Menopoz dönemine girildikten sonra da aynı önlemlerin sürdürülmesi, düzenli sağlık ve tansiyon kontrolleri hiç şüphesiz ki kalp damar hastalıklarının azalmasında çok önem taşımaktadır.

Sonuç olarak:

  • Kadınlarda kalp hastalıkları erkeklere göre çok daha değişkendir.
  • Risk faktörlerinin etkisi önemlidir.
  • Özellikle giderek artan obezite, metabolik sendrom ve diyabet oranları çok önemlidir.
  • Farkındalık arttırılmalıdır.
  • Bu konuyla ilgili daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. 

TÜRKİYE'DE VE DÜNYADA KADINLARI  İLGİLENDİREN EN ÖNEMLİ SAĞLIK PROBLEMLERİ; DİYABET, OBEZİTE VE METABOLİK SENDROMDUR.

Dr. Saide AYTEKİN

Metabolic Balance Türkiye

Kategoriler

Linkler